Friday, May 18, 2007

bikini, avret, ziynet işleri ve de sapıklık

son bir-iki gündür siyaset rüzgarlarıyla esen zifos fırtınaları arasında daha insani ve aslında da hayli vahim bir gelişmeyi işaret eden haberlere göre, türkiye'nin belli başlı mayo üreticileri ürünlerini istanbul belediyesinin sokak panolarında tanıtmaktan vaz geçmişler. dini hassasiyeti yüksek a-ke-pe'ye mail (1) memurin (2), allem edip kallem edip, avret ve ziynet mahalleri meydanda kalan hatun kısmının seksi tasvirlerini (3) mütedeyyin (4) müslüman halkımıza teşhir ettirmemenin yolunu buluyorlarmış.

tam seçim öncesi kopan bu tantana, laik-dindar gerilimini birkaç newton-metre (5) daha arttırmaktan başka işe yaramaz, ancak a-ke-pe camiası ve şemsiyesi altında toplanan muhafazakar diye anılan "tutunucu" kesimin kendilerinden başkalarının hayat tarzına pek de hoş bakmayı hala beceremediklerinin bir kanıtı daha olarak da kayda geçer.

esas üzerinde durulacak nokta ise, yakalarında a-ke-pe simgeli rozet taşıyan zevatın, bu umursamazlığı, halk dili ile "çamura yatmak" tabir edilecek bir pişkinlikle yapmaları. her bir yanı sorun istanbul'un her sorununa çare olduğu iddiasındaki başkan kadir topbaş, taaa londra'lardan mayo kavgasına laf yetiştirerek, tekstil üreticilerinin böyle bir yaygara kopartmak sureti ile "reklamlarını bedavadan yaptıkları" gibi cin bir fikir atmış ortaya. ne yazık ki pek çok dinen hassas zihniyet erbabı gibi hafiften paranoya belirtileri gösteren top-başlı bu yorum, özünde bir yanlış sunuma dayanmakta: adamlar, siz müsaade ederseniz, reklamlarını zaten belediyenize para ödeyerek yapmak istiyorlar sayın başkan!

onları, sizin deyişinizle "beleş reklama" iten sebep ise, sizin de, anlaşılan tabanınız ile birlikte benimsediğiniz yobaz tutum. kimse kusura bakmasın da, ben, hatta belki topbaş başkan bile doğmadan önce icad edilip, bildim bileli deniz, göl, havuz kıyılarında arz-ı endam (6) aracı olan bikini, eğer 21. yüzyılda sayenizde ayıp sayılmaya başladı ise, bunun türkçedeki karşılığı yobazlıktan başka bir şey olamaz.

haaa... eğer o bikini giyen kadın resmine bakıp da aklı uçkur dibine giden bazı yabani herifler var diye reklam tasvirlerine karşı çıkıyorsanız, o tür azgınlığın tıbbi adı obsesif satyriasis, halk arasındaki ifadesi ile de, sapıklıktır. eğer mesture (7) hanımlar o resimleri görüp de açılıp saçılmaya özenecek korkusu içinde iseniz, bunu adı vahim sosyolojik sapıklıktır.

sayın topbaş başkan. acaba, sapıkların ruh sağlığı uğruna hem estetik, hem modern hem de ekonomik açıdan faydalı işlere avret, ziynet bahanesi ile engel olacağına, siyasi ikbalini (8) normal cinsi eğilimler taşıyan çoğunluğun hizmetkarı olmayı seçerek denese oy mu yitirir dersiniz? sizce bunun siyasi psikopatolojik (9) adı ne olmalıdır?

bu arada, dindar medya örgütlerinden merkeze sızıp, hürriyet' te zaman zaman hakikaten hoş ama çoğunlukla boş, zihni çerez kabîlinden (10) iğnelemeler kaleme alarak takılan ahmet hakan coşkun da, bikini tantanasında tempo tutmuş. demeye getirmiş ki, "önüne gelen, önüne geldiği yere, önüne getirdiği görüntüyü asamaz. diyâr-ı küffar (11) da da durum böyledir. londra'da da opium reklamı yasaklanmış, panolardan indirilmiş idi" (*).

eh, naklettiği vak'a herhalde doğrudur tabii de, ahmet hakan pek iyi bilmesi gereken bir hususu kaale (12) almamış nedense: ingiliz diyarında kadının tesettürsüz başındaki saçı görünce cinsi tahrik yaşadığını iddia edecek, avret, ziynet bahanesi ile çirkin giyimli, çirkin niyetleri gözlerinden akan çirkin ruhlu adem sürüsünü sokağa salıp, ne kadar kadın varsa hem örtme hem kapatma meraklısı bir takım sapıklar çıkarsa, saygı değil yargı yolu gösterirler.

her plajda binlerce kadının taciz görmeden, bikini ile, hatta çıplak yüzebildiği, güneşlendiği majeste hazretlerinin ülkesinde, bir reklam eğer kamu zoru ile panolardan indiriliyorsa, emin olabilirsiniz ki yasaklanan görüntü ya bir zevksizlik abidesidir, ya da hakikaten yığınları ayaklandıracak bir "erotik san'at" şaheseri!


sözlük:

(1) mail: eğilimli, bkz. önceki post
(2) memurin: "memur"un çoğulu, "devlet memurin kanunu" gibi
(3) avret ve ziynet yerleri, kadınların islami geleneğe göre yabancı erkeklere göstermemeleri gereken vücut bölümleri, "tasvir", burada resim yerine
(4) mütedeyyin: dini bütün, dinî kurallara uyan
(5) newton-metre: tork, gerilim gücü ölçüsü
(6) arz-ı endam: endamını, boyunu posunu gösterme
(7) mesture: örtülü, tesettüre girmiş
(8) ikbal: yükseliş
(9) psikopatoloji: ruh hastalığı
(10) tv' ci özentilerin dediği gibi kaabil, yani olabilir değil, kabiil diye telaffuz edilen, ikinci "i" uzun "kabîl", tür, nev'i anlamına gelir.
(11) diyâr-ı küffar: gavurlar diyârı, umumiyetle "tek dişi kalmış canavar"ın egemen olduğu havali


(12) kaale almak: önemsemek
--------------
(*) ahmet hakan'a haksızlık olmasın. londra'daki sansür olayında "saygın" bir denetim kurumunun güven duyulan kararının pek de tartışma yaramadığını yazmış.

No comments: