Wednesday, April 1, 2009

seçim analizi

iki gündür güzîde medyamızda – normalde tayyib efendi, gülsuyu ve şürekâya toz kondurmayanlarda bile – a-ke-pe’nin seçimden mağlub çıktığı izlenimini veren bir edâ sezilmekte. hattâ, beyaz türkler adına ama iktidarın gidişatına dur dendiği, ama haltçı fırka, (esasen de kılıçdaroğlu) ne idüğü anlaşılmasa da bir hareketi başlattığı ama da akla gelebilecek her hangi bir diğer neden için, bir zafer helvası tatmış da lezzeti damağında kalmış gibi bayram havası estiren muharrirler de var...

durun ya huuu, muhammed ummeti… tayyib efendi, gülsuyu ve şürekâ, tamam, bu secimlerde biraz geriledi ama ampulun söndüğü, patladığı falan yok, hala cayır cayır yanmakta…

hatta, hoşunuza gitse de gitmese de, 2009’da aldığı yüzde 38 oy ile, 2003’te tek basina iktidara geldigi döneme kıyasen, yuzde 4 kadar daha fazla (1) teveccüh toplamış durumda.

işin aslına bakarsanız, 2007’de de, eger ki askeriye muhtıra falan cakmamış olsa, bürokrat gurulardan 376 zırvalığı çıkmasa, anayasa mahkemesi politik değil hukukî karar alsa, cumhuriyet halt partisi askerin borusunu zurt zart öttürüp, rap rap yüyüyeceğine demokrasinin davuluna vursa ve sâhiden seçim kazanmak istermiş gibi bari yapsa, a-ke-pe mazlum görünümüne sokulmasa, gül bey’ in reis-i cumhur olma hakki baltalanmasa ve de özetle memlekette demokrasinin tek temsilcisinin tayyib efendi, gülsuyu ve şürekâ oldugu gibi yanlış üstelik de abuk bir intibâ yaratılmasa, a-ke-pe yuzde 47’leri ruyasinda bile goremezdi. bir çok kişi 2007 seçimlerinde ce-halt-pe ve her tür zindeliği kendinden menkûl kuvvetin faşizan ittifakına tepki olarak, en azindan 2003-2006 döneminde pek de kötü bir sınav vermemiş olan a-ke-pe’nin demokratik vaadine kredi açmıştı. Eğer lûtfeder, tayyib efendinin “herkesi kucaklamayı” taahhüd ettiği 2007 seçim zaferi konuşmasını hatırlarsanız, a-ke-pe’nin oy patlamasında o demokrasi umutlarının ve haltçılıkta somutlaşan zaptî yönetimlerden kaçınma iştiyâkinin payını da göz önüne almış olursunuz.

tayyib efendi,gülsuyu ve şüurekânın 2007 zaferi, tamamen ödünç oylara dayanarak o doruklara ulaşmıştı.

tayyib efendi, gülsuyu ve şürekâ, icraatta ise, vaad ettiginin tamamen aksini yaptığı, din, iman kisvesi altında bir tür diktatoryal hegemonya oluşturmaya giriştiği, demokratik kazanımları arttırmaya çalışacağına elde edilenleri zorla geri almaya başladığı için de, o oylar sahiplerince geri çekiliverdi. istatistiklerde görünen yaklaşık yüzde sekizlik gerilemenin tamamini değil ama bir kısmını bu şekilde geri çekilen ve halt partisine dönen laikçi demokrat oylar – ki, bazılarına gore bunlar beyaz türkler – ile açıklamak mümkün. yüzde iki civarında oyun da saadet peşine düştüğü söylenebilir. başka türlü söylersek, yerel seçim sonuçları oyların evlerine döndüğünü göstermekte. daha doğrusu, ev cihetine yolllandıklarını…

cumhuriyet halt fırkasının ayaklanmasına gelince… aritmetiğe vurursak, 2002 de aldığı ve 2007’de onca öcü masalı anlatmasına rağmen üç-beş dizyem ancak arttırabildigi yüzde 20lerde gezen oyu ile 29 martta yakaladığı yüzde 28 arasindaki farkta kılıçdaroğlu sendromu ile aslında oy vermeye gitmeyecek kişilerin sandık başına koşmalarını teşvik eden dinamiğin de küçümsenmeyecek rolü var.

bu meselenin ortada duran, bâriz yönü sadece. daha önemli nokta ise, türkiye’de demokrasi kavramını hakkıyla kavrayan ve yaşayan kitle, seçmenin ancak yüzde 10 unu oluşturan bu esnek ve hassas “demokrat azınlık”. ne yazık ki, halkımızın büyük kesiminin öyle ”demokratik sağduyu”, “özgürlük refleksi”, “vatandaşlık bilinci” falan gibi ulvî ilkeler kılavuzluğunda hareket etmedigi ortada. daha doğrusu, bu minvâl hassas teraziler ile hayatı tartan kitle, bütün partilerdeki “fanatik” ama demokrat sayılabilecek taraftarları bile katsak, tüm oy verenlerin yüzde 15’ini geçmemekte.

bu kitle, demokratik alandaki duraklama ve gerilemelerden, hukuk krizinden, partizanlıktan, şeffafiyet yoksunluğundan etkilenerek temel ilkelere gore siyasî tercih belirtebilen (2) bir seçmen kesimi oluşturmakta ve ideallerine gore, konjonktürün işaret ettiği en demokrasi yanlısı partiye yönelmekten çekinmemekte.

eğer a-ke-pe ve tayyib efendi, gülsuyu ve şürekânın politikalarını partizan, baskıcı, yolsuzluğa yatkın, hukuksuz ve anti demokratik bulduğu için 29 martta bu partiden uzaklaşan bir kitle varsa, iste o bundan ibaret. bu kitle, bugün için kılıçdaroğlu’nun kendi parti yyöneticilerini dahî ekarte edebilen temiz ve şeffaf siyaset söyleminden etkilendi. bu kitle yolsuzluk haberlerinin ayyuka çıkması, baskının artması vs., vs. üzerine a-ke-pe’den uzaklaştı; ama hâlâ da gidecek kesin ve güvenilir bir adres bulamadı…

türk siyasî geleceğinin aydınlığını oluşturabilecek yegâne seçmen kudreti, 29 martta (kısmen) halt fırkasına yatıya gitti. bu onun bir ev bulduğunu değil, tam tersine, iflâs edince çoluk çocuk kiliselere sığınan amerikalılar gibi, çaresizlikten ce-halt-pe den bile meded umacak hale düştüklerine işaret etmekte.

başta kılıçdaroğlu, medya ve diğer kaynaklarca dile getirilen yolsuzluk hikayeleri, seçmen yazım hileleri, muhtemel üç kağıtçıılıklar vs., bu “umut” yüzde 10-15lik kesiminin siyasî davranışını bir olasıılıkla etkiledi. geri kalan ve a-ke-penin çekirdek seçmenini oluşturan, çoğu ülke halkının yüzde 52’lik cahil ya da cehalet-bozar-diploma ile donanmış bölümüne ait olan kitle, eğer usûlsüzlük kendi tuttuğu tarafın çıkarlarını ihlâl etmedi ise, istifini bile bozmadı.

hem de iki tarafli bozmadı. ne a-ke-pe ile yolsuzluk vs. iddiaları dolayısıyla tayyib efendi, gülsuyu ve şürekâdan vaz gecti, ne de buzdolabı, kömür, çek karnesi vs. gibi alenî siyasî ruşvetlere rağmen, a-ke-peye teveccüh gösterdi!

illere göre oy dağılımı, global ekonomik krizin henüz a-ke-pe oylarını düşüren bir etki yaratmadığı gözlemini destekledi. her hangi bir etken tayyib efendi, gülsuyu ve şürekânın oyunda düşmeye yol açtı ise, bu daha global kriz vurmadan bir sene önce başlayan türkiye’nin globalize olmasından kaynaklanan iflâs dalgalarından başka bir sey degildi. o etki de eğer tayyib efendi tulumbaci uslûbu ile krize posta koyacağına, üstüne atlayıp kendi politikasının hatalarını yıkacak bir kampanyayı becerebilseydi, çok da azalabilirdi. onun yerine, büsbütün davos fatihi havalarına girip krizin çarptıklarını, kredi kartı kurbannlarını falan beceriksiz ilân edip, “ananı da al git” havasını estirmeyi marifet sanınca, yüzde 2 den az olmayan bir oyu da eliyle çöpe attı.

---------
(1) akp 2003te yuzde 34.28 almisti.
(2) illâ ki de belirten değil ama belirtme yeteneğini taşıyan