Thursday, September 13, 2007

başı örtükler mi kıçı açıklar mı?

"melmeket entelecentsiyası", yine körün değneğini bellediği gibi, türban ve sair dini hassasiyet gereği/simgesi giyim ve donanım ile üniversiteye, resmi daireye hastaneye falan girilir mi; sivil anayasa "türban"a yol açılırsa sarık (*) da aradan fırtar mı, ya da çarşafa dolananlara ne olur gibi örtülü cinsten ulvi mes'elelerle uğraşmakta.

her zaman olduğu gibi, özgürleşme münazaraları tek boyutlu; üstelik güncel ve acil ile de sınırlı... olaya, o da "magazin" tarafına ağır vererek eğilen üç - beş gazeteci dışında, başını
örte(meye)nlerin derdinden, kıçını aça(maya)nların derdiyle uğraşmmaya akıl ve vakit bulan yok denecek kadar az.

kenan (the conan) paşa, mekteplerde başörtüsünü kat'iyyen yasaklayarak konuyu "gündem"e taşıdığından bu yana (ki, çeyrek asırı idrak ettik) ben türban, başörtüsü, peçe, çarşaf vs. dini hassasiyetten giysi kuşandı diye tutuklanan, mahkemeye verilen bir tek allah'ın kulunu hatırlamıyorum!

gelgelelim, daha geçenlerde bir hanım, "açık saçık kıyafetle" köprüde balık tutmaya kalkıştı diye devletimizin hışmına uğradı. şaşmaz adaletimiz ve onun vazifeşinas kolluk kuvvetleri, kolbaşı cerrah ağanın subaşıları, kadıncağızı derdest edip götürdüler. ve hakkında dava açıldı...

benim bildiğim, türkiye cumhuriyet kanunlarında "edep yerlerini" (**) açıkta bırakmak dışında, neyin "açık saçık" sayılabileceğini saptayan kriter yok!

şebek poposu kadar bariz biçimde, bu zavallı kadın, köprüde balık tutmaktan başka işi, gücü olmayan, fena halde abaza, bacaklarının arasında tepki yaratabilecek her hangi bir uyarı ile karşılaşınca kulaklarının arası tamamen dümura uğrayıp, haliç'e olta bile salllayamayacak hale gelen, muhtemelen bıyıklı, ter, sarmısak veya başka bir şey kokan, fosur fosur sigara içen, muhtemelen esmer, ilkokul üçten terk, yazılı her hanngi bir metin okuyanı ya gomonist acanı ya da ipne sayan, hattâ sanan, fena halde erkek ama cinsi becerisini de asla test edememiş üç-beş veya üçyüz-beşyüz sevimli vatan evladı tarafıından gammmazlanmış, a-ke-pe'nin mücahid eğilimli zaptiyesi de görevini ifa edip, hanım hakkında tahkikat başlatmış.

bu olay gâvuristanda olsa, barolar, hukuk fakülteleri, meslek örgütleri, hürriyet, hukuk, demokrasi taraftarı solcu ve sağcı politik örgütler, en azından "böyle keyfi uygulama olmaz" deyen birer demeç yayınlar, basın ve medya kadını kimin şiikâyet ettiğini bulur, kimliğini, sosyo-politik eğilimlerini, suç-sabıka kaydını vs. araştırır, aleme bir güzael maskara ederdi. tabii her toplumda emsallerine rastlanan vakit, makit, nakit gibi çurçur paçavraların oradaki muadilleri de, abazsa muzevirleri savunmaya koyulurlardı - ama emin olun ki, demokrat oldukları için, hiç biri de kadının hukukunun (haklarının, yani) katledilmesine cevaz vermezdi.

işin bir de türkiye'ye özgü bürokratik yönü var tabii. bu kadıncağız hakkında "kıçını açma davası" başlatılırsa, yaklaşık iki-iki buçuk sene sonra, nihai karar ancak çıkacak. muzu ithal eden bir muz cumhuriyeti konumuna düşmeyeceksek, her şeye rağmen, türkiye'deki yargı böylesine abuk bir davada hanımefendiyi mahkum falan da etmeyecekl...

gelgelelim, üç sene boyunca kadıncağızın ne zaman bir resmi işi olsa, hatta, sağa sola gitmek için vize talebinde bulunsa, karşısına ge-be-te denen bilgi-istihbarat formu çıkacak ve formun üzerinde "ahlaka aykırı davranıştan soruşturulmakta" yazacak...

varsa (***), vicdanınızın üzerine elinizi koyun ve itiraf edin... bu kadının düşürüldüğü durumda olmak ister misiniz? ve daha da önemlisi, haydi geçtim sıcak havada rahat rahat balık tutulacak bir kıyafet ile kadınlara fiilen kapalı bir erkekler cinnetinde gezmesini, köprüde anadan üryan bile dolaşsa, yine de haketmiş olur mu idi bu tür bir yarı resmî destekli kollektif tacizi?

hadi şimdi söyleyin bakalım tesettür demokratları,

örtü altına girmek isteyenlerin yanındasınız da, hürriyeti açıklıkta arayana neden destek olmazsınız? aklı etin hikmet ve hakimiyetinden kurtarmaya sizin de mi aklınız yetmemekte?

söyleyin bakalım...

biiiirrr... bu cinnet vatanda baskı ve tacize (ing: persecution) başı örtükler mi, kıçı açıklar mı daha çok uğramakta?

ikiii.... madem demişkıratsınız (****), bikini ve şort ile üniversiteye falan girme hakkını savunmaksızın türbanperestlik etmek nasıl olmakta da özgürlükçülük olmakta?

----------
(*) türban diye, esasında, bizim mütedeyyin hatunların başlarına doladıkları o acaip çaputa değil, sarığa denir. hattâ, ingilizcede "better the turk's turban than the pope's tiara" diiye bir laf vardır ki.... bir başka sefere inşaallah.
(**) ki o bile yoruma tâbi... cinsî organ göstermek bile yerine göre müstehcen değil.
(***) bende yok. rasyyonel aklın olduğu yerde vicdan, merhamet, insaf gibi şarklı hissiyata gerek kalmaz. iş mantıkla zaten hallolur.
(****) bayar-menderes'in köylü sürüleri "demokrat" kelimesini telaffuz edemeyince, ortaya "demirkırat" diye bir laf çıkmıştı ya, hani demirel'den ağar'a üstüne bineni sırtından atan "kır at" da oradan gelmedir... demiş kır at da varoş-sal sosyetenin aş, iş oş, uş, foş gibi soneklerle zenginleştirdiği türkçeye yeni bir katkı benden... yok canıııımm... teveccühünüz.

No comments: