Saturday, April 19, 2008

muz ithal eden muz cumhuriyeti - part I

iri kıyım bir soru, lûtfen harbî cevap veriniz:

bir ülkenin muz cumhuriyeti sayılabilmesi için muz üretmesi şart mıdır yoksa muzu ithal etse de yeterli midir?

ben, bu sitenin müellif ve muharriri olarak, kendi sorduğum soruya direkt (hayır, çamaşır ipi ya da telefon teli gerdiğimiz kazık azmanları gibi, direk değil, gâvurca doğrudan anlamına gelen directin okunuşu) cevap veremem elbet de... ama fikrimi açığa vuran, yani ihsas-ı rey (*) eyleyen iki gözlem aktaracağım size:

önce, kutlarım, polis teşkilâtımız, 163. sene-i devriyesini idrâk ve tebrîk etmekte. teşkilâtın duvara asılı falaka, manyeto ve hortum süleyman modelinden, teknik araştırma ve istihbarata dayalı güvenlik anlayışına doğru yolculuğunu epey zamandır memnuniyetle gözlemekte isem de, değişimin daha hızlı gerçekleşmesine de dua etmekteyim.

yalnız, galibâ, yavaşlığın sebebi, her şeye rağmen, doğası itibarı ile tutucu bir örgüt olan polisin teknisyen ve teknokrat uygulama birimlerinden çok, uygulatıcı, yâni siyasî gölgeleri ile birlikte yürüyen yönetici kademelerinde egemen düşünce yapısı.

neyse, bu kısım vatandaş işi bir kritik idi... şimdi muz vaziyeti ile ilgili gözleme geçelim:

polisimiz 163. yılıını kutlarken, şehrin dört bir yanını da promosyon afişleri ile donattı. bunlarda teşkilâtın ne kadar iyi, etkin, insancıl, kahraman ve fedâkâr çalışmalar ile hizmetimizde olduğu altlarında kısa yorumlar yazılı dev fotoğraflar ile anlatılmakta.

işte bu afişşlerden birinde, kahraman bir polis memuru, günlük iş kıyafeti, yâni standard üniforma giymiş olarak, şüpheli olduğu anlaşılan bir naylon poşeti karıştırmakta... alt kapsiyon ise şöyle demekte "... canımız pahasına!".

eyi muuuuuzzzz.... eğer bu polis memuru, "canı pahasına" komşunun çöpünü karıştırmıyor da bomba imhâ edeceğim diye cefâkârca uğraşıyor ise, meslekî bi kuralı açıkça ihlâl etmekte... çünkü, medenî dünyanın her yerinde geçerli olan polisiye prosedür uyarınca, üniformalı veya sivil, patlayıcı/bomba uzmanı olmayan her polisin bu gibi şüpheli durumlarda en son yapabileceği, daha doğrusu kat'iyyen yapmasına izin verilmeyen iş, patlama vs. hyoluyla kamusal tehlike arzedebilecek bir paketi mıncıklamak! üniformalı memurun yapması gereken, çevreyi kontrol altına alıp, bomba ekiplerini acilen çağırmaktan ibâret.

nedeni çok basit, çünkü yetkin olmayan birinin hatası sonucu patlayan bir bomba, sadece memurun kendini değil, korumak ile mükellef olduğu başkalarının can ve mal emniyetini de tehlikeye atmakta!..

yâni, teşkilât idaresinin, bize duvarlar boyu yutturmaya kalktığının aksine, doğru dürüst bilgisi, uzmanlığı hattâ zırhlı donanımı dahî olmadan (**) şüpheli paketleri ırgalamaya kalkan polis memurlarından (***) oluşan bir örgüt, "canı pahasına" değil, bizim canımız pahasına maaş almakta demektir.

ve ancak bir muz cumhuriyetinde vatandaşın en güveenmesi gereken kurumlardan birinin başındaki yetkililer, o kurumdaki elemanların görevlerini nasıl yapması gerektiği hakkında en temel bilgilerden yoksun olduklarını gösterecek biçimde, güvenilmesini hayli müşkül kııldıkları ama yönettikleri kurum adına, ahâlîden güven toplamaya kalkışırlar gibi gelmekte bana...

-------------
(*) bir hâkimin veya hakemin (ikincide "a" üzerinde uzatma yok!) kararını önceden hissettirecek beyân ve davranışlarda bulunması.
(**) burada da şüphelerim var aslında... geçenlerde, tanıtım amaçlı bir başka haber fiminde de tam mücehhez bir bomba uzmanının, özel miğferi, adam eğildikçe, başından, imha etmeye çalıştığı oyuncak bomba paketinin üstüne düşüp duruyordu. tam üç kerre polis, miğferi yerden alıp tekrar başına geçirdi.
(***) genel meslekî düzey olarak emniyet memurlarının kalitesinin yükseldiğinin ben de farkındayım - üstelik de "o cemaat; bu tarîkat" söylentilerine rağmen. yâni lâfımın çoğu, memur değil, âmir tayfasına yönelik.

No comments: