Saturday, June 9, 2007

niye oy verilmez?

DİKKAT!
SON ÜÇ POST'U YUKARIDAN AŞAĞI DEĞİL,
AŞAĞIDAN YUKARI SIRAYLA OKUYUNUZ LÜTFEN

aşağıdaki iki "gönderi"de açıklamaya çalıştığım teknik - felsefi sebepler, beni sandıktan soğutmaya zaten yetmekte.

ancak, memmur beceriksizliğinin ve teknik donanımı acıklı bir devletin "teb'aı" olmanın yol açtığı bu aksak uygulamalar son bulsa da, oy vermemenin bugünün türkiye'sinde en iyi siyasi tercih olduğunu düşündüren bir de siyasi felsefi sebebim var.

ülkenin içinde bulunduğu tuhaf durumun bir nedeni de, a-ke-pe ampulünün karşısına yakıp da koyacak, geçtik feneri, mumu; hatta çakaralmaz çakmağı, ıslak kibrit bile bulamamak değil mi?
mesela, cumhuriyet halt fırkasına "muhalefet" demek, başlıbaşına siyaset kuramına hakaret değil mi? ötekilerin hali, fırkanınkinden bile zavallı değil mi?

eee... hiç bir varlığı, kıymet-i harbiyesi, demokrasi anlayış ve terbiyesi, kısaca değeri olmayan bunca siyasi teşkilat içinden birini el mecburiye seçip, ona "anamın ak sütü gibi ak oyumu zorla helal edeceğim" (*) öyle mi? neden? sadece ve sadece a-ke-pe den duyduğum korku ile ikrah, tedirginlik ile rahatsızlık arasında gidip gelen duygu ve düşüncelerim, diğer gûya partilere duyduğum güvensizliğin önünde gidiyor diye... öyle mi? üstelik, son dönemde geleneksel yobazlıklarının ipine sarılıp da, sapıtıncaya kadar, kendi adıma, avrupa - demokrasi politikası ile sınırlı olmak kaydı ile, alternatif bütün rakiplerinden daha iyi (**) performans gösterdiğine inanmama rağmen, öyle mi?

kusura bakmayın efendiler de, damat frengi geçirmiş diye kızı hadıma veren penisilin cahili kayınpeder, torunu da ya sütçüden sever ya da hayalinden.

bunu demokrasi teorisine uygular isek, demekteyim kiii; benden oy istiyorsanız, neye oy vermediğimi değil, neye oy verdiğimi de bana göstermek, anlatmak durumundasınız. işte tam da bu noktada (***), bu yüzden seçimden uzak kalmak; hele oooh, bu sene tam tatile de denk gelmekte iken; en iyi siyasi tutum bendenizce.

düşünün; milyonlarca kişi, mesela cumhuriyet halt fırkasına oy verecekken tuttuğu levreği pişirmekte; beygir gübresi koklamak yerine, denize girip ata binmekte, ip çekecekken, dağa tarla sürüp, döven dövmekte; aşkın ve demokrasinin goygoyunu dinleyecekken, serin beyaz temiz çarşafların üstünde aşk yapmakta... iğnesi kırık arıcılar bal yiyemeyince, evropa'ya çıkmış, efkar dağıtmakta!... kurtlar... yooo, onlar disiplinli orta-orta sınıf küçük burjuvadır, paşa paşa sandığa giderler... ama haydi, farzedin ki kurtlar da 9.9 da takıldı kaldı!

neticede de, ampul 550 sandalyenin tamamını aldııı...

hadi bakalım, cevap verin: facia mı fiesta mı?

azzzzzz sonnnnra...
-----

(*) tamamen örgütlü, kollektif, meşru menfaat somutlaştırma arayışından ibaret bir eylem olan siyaseti, bu tür mantıki boyuttan avara, metafizik, anlamsız, arabesk ve içeriksiz hamasi ifadeler ile kavrayıp, açıklamaya çalışmak, zaten bu işi ne kadar becerebildiğimizin de iyi bir göstergesi. (**) ampul fırkası şizofrenik ve şarklı yönünü gösterip tam terse dönmekle yaptığı hayrın çoğunu harcadı ise de, daha süleyman ve erdal beylerin, merhum güvercinci bülend bey'in, hâlâ kendini nimetten sayan mes'ud bey'in, beygirin yeni süvarisi eski şerifin eski hoş ve boş sarışın patronunun vesaire vesaire, memleketi nasıl yürüttüklerini de unutmadık, ya huu...
(***) farkında mısınız, bugünlerde "işte tam da bu..." ibaresi "şu anda" klişesinin bile önüne geçmiş bulunmakta...

No comments: