Wednesday, May 14, 2008

havaalanı vali muavini

istanbul'un düşman başına şehir-vilâyet yönetiminden bahsederken (bkz. aşağıdaki post) mahsus değinmeyip, özel "mansiyon" için ayırdığım bir yetkilimiz daha var: havaalanlarından sorumlu istanbul vali muavini.

bu zât, kuşkusuz, her türlü kâğıt üzerindeki yeterliliğine ve "meslekte" tecrübesine binaen o göreve getirilmiş bir memur.

ve de mezkûr memurun vazifeşinas uygulamaları sâyesinde, istanbul atatürk havaalanı, bir güvenlik cehennemine dönmüş durumda.

şimdi, vatandaşın suratına her türlü eziyetin resmî gerekçesi olarak dayanan, yasal ve meşru statüsü tartışmalı her uygulamanın müellifi her mevkî sahibinin sığındığı "söylem"e sarılıp, deyeceksiniz ki, "ama güvenliğimiz için"...

ben de deyeceğim ki, "bu tür tedbirlerin engel olabildiği tek saldırı ve tedhiş vak'ası yoktur; bu güvenlik fetişizmi sadece mâsum sâde vatandaşları etkileyen, sıkıştıran bir göz boyacılığıdır; psikolojik bir baskı mekanizmasından ibarettir".

nitekim, yanılıyor olabilirim ama meselâ, şanlı suç tarihimizdeki kaçırılan uçakların çoğu da galibâ istanbul çıkışlıdır...

atatürk havalimanındaki en abuk ve de havaalanı valisinin zihnî tutumunu gâyet açığa vuran güvenlik uygulaması ise, laptop kompüter cihazlarının, güvenlik makinesinden geçirildikten sonra, bir kerre de polis tezghâhı üstünde çalıştırılması olsa gerekir...

bu tam "dostlar alış veriş de görsün" nev'inden bir tedbirdir; çünkü:

1. normal olarak, komputer tehlikeli bir düzenek içeriyorsa ve bu, iki rontgen cihazı tarafından tesbit edilemiyorsa, vaziyet zâten alabildiğine vahimdir: uçak kaçırmayı "aşırı tedbir" dolayısıyla riskli bulan mutasavver bir "terörist", pek âlâ, onun yerine havaalanını havaya uçurup, yüzlerce insanın telef olabileceği, dünyayı dehşete boğacak bir eylem yapabilir.

yoksa vali muavini beye göre, uçaklar insanlardan daha mı önemlidir?

2. aynı muhayyel "terörist", havaalanını havaya uçurma eylemini ikinci rontgen aletini de aştıktan sonra "bilgisayarınızı çalıştırınız lütfen" deyen görevlinin müdahalesi üzerine, uçağı kaçırmaktan son anda korkup, herkesin sırada homurdanarak beklediği tarayıcı kapının önünde, hemen oracıkta da "gerçekleştirebilir".

3. vali muavini bey ve güvenlikçi şürekâsı farkında olmayabilirler amma, iki rontgen muayenesini zâten aşabilecek kadar ustaca hazırlanarak komputer içine gizlenen bir bombayı yapanlar, eğer niyetleri bununla uçak kaçırmak veya berhava etmek ise, oradaki tamamen de komputer cahili personel tarafından yürütülen uyduruk denetimi de atlatacak karmaşıklıkta, yâni ilk açıldığında değil de, meselâ üçüncü def'a açıldığında patlayacak bir yazılımı da cihaza kolaylıkla yükleyebilirler.

allahtan, halkımız mûnis; öyle komputer bombasıyla falan havaalanına giren, uçağa binen pek çıkmamakta. sahici terörist ise, zekâca kısıtlı olsa bile, zâten o tedbirleri bilip, aşacak karşı tedbirlerini almazsa, çuvallayacağını da bilmekte. bu arada, muavin bey iyi bir iş yaptığını, bunun üstlerince de er geç takdir edileceğini düşünerek dövlet dövlet gezinmekte...

ya millet? ağlanıp, söylenip yine bu üstün ve dövletli ama modern çağ teknolojisini bir türlü kavrayamayan, orantı düşmanı aklın kurbanı, kuyruklarda bürokrat keyfiyetinin kahrını çekmekte.

allah birilerini kurtarsın da, kimin kurtarılmaya değeceğini komputer saptayacak artık...

No comments: