sabah gazetesinin haberinden:
"başbakan tayyip erdoğan, anayasa mahkemesi'nin türban kararını eleştirirken, yüksek mahkemeye 'ben yaptım, oldu anlayışı, demokratik hukuk devletlerinin kimyasını bozar' uyarısında bulundu..."
kendimi günlük gaile-i necâsete bulaşmış köşeci gazete yazıcısı gibi hissetmeye başladım ama, tayyib efendi ve şürekâ bugünlerde bol cevher üzerine bol kuluçka yattıklarından, değinmeden de geçemedim...
yâni, kalkıp türbanı, siyasî olduğu kadar, dinî anlamı ile de birlikte "velev ki..." çekip, anayasaya sokacak, kurumsal nitelik kazandıracaksın... böylelikle, toplumun siyasî örgütü olan devletin temeline, din hürriyetini (?) bir imtiyazlı hürriyet olarak sokup, diğer hürriyetlere göre de belirleyici hâle getireceksin... sana yapma, etme deyen milyonlara yüzde 46.6 lık el-hükmü lil-ekser zırvasını, kalkan niyetine savuracaksın... iş hukuka gidecek; hukuk müessesesi, biraz da nefs-i müdafaa güdüsü ile, yetkisini en geniş anlamda yorumlayarak seni durduracak... bu olup bitene karşılık, el-hükmü lil-ekser saplantından caymayıp, iyi hile-i şer'iye mayaları çalıp, hukuku guguk etmek sûreti ile, üstüne çıkamayacağın anayasa mahkemesini aşmaya veya sulandırmaya çalışacaksın...
bunların hiç biri "ben yaptım oldu" sayılmayacak da, sana "ne yapıyorsun be hacı? kendine gel" deyen mahkemenin hukukî müdahale ile dvleti dinîleştirme, hürriyetleri rûtbelendirme işlemine taş koyması, "devletin kimyasını" bozacak ha?
zihin dediğimiz mutasavver olgu, beynin fizikî-kimyevî faaliyetinin psikolojik neticesidir. beyindeki neuronal elektro-şimik aktivite, kortikal kapasitesi yüksek bil-umum hayvanatın ve de bu cüzde tabii ki insanın, doğru ve iyi düşünüp düşünmemesinin belirleyicisidir.
tıbben, ortada bir bozuk kimya vak'ası var gibi görünüyor amma, tayyib efendi yanlışı yanlış yerde aramakta. şürekâda da ne onu düzeltmeye cesâret var, ne de kimya denklemlerini çözebilecek bilgi.
allah fizikî müdahaleden saklasın cümlemizi, aaaamiiiin...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment