Monday, April 14, 2008

aysun'u savunmak

ben albert camus'nün yalancısıyım; o da bir çok şeyi doğru söylediğine göre, güvenilir bir şahid sayılır: tarihin kaydettiği en üstün ve yüce medeniyyet olan eski yunan'da, güzel kadınlar cinâyet suçundan bile bağışlanırlarmış.

tüm kalbimle katılacağım bir uygulama... hattâ, terk-i cihân etmek gerekmekte ise, öyle bir güzelin maktûlü olmaya da itiraz etmezdim, her halde.

ama bizim üç buçukuncu dünya medeniyyetimiz ve de onun mümtaz medyası, ntv'nin adı gel beraber börek açalım tarzı alaturka pop şarkıları hatırlatan programının görsel süsü, ayrıca ince değdirmeleri ile de dünyanın dört bir yanında onları kıskanan erkek ve kadınların fıkra tacizinin daimî kurbanı sarışınların güzel gururu, aysun kayacı'yı fenâ halde diline dolamış bulunmakta(1).

gerçi, ekranda arz-ı endâm etmekle aysun kayacı haklı veya haksız her hücûma göğüs germeye (müsaadenizle, burada bir wow!!! diyeyim, üç ünlemlisinden!!!) râzı olduğunu peşinen ve zımnen beyân etmiş olmakta ve kendince yöntemlerle - meselâ küskün güzeli oynayarak- direncini de sergilemekte ama bu, güzel kadına saldıranların banal ve espri fukarası yorumlarının bir iletilşim kirlenmesine yolaçmasına engel teşkil etmiyor.

bugün de milliyet'te bir muharrir aysun'u "gaf kraliçesi" ilân etmiş.

derler ya, gözünde mertek diye...

ayol siz daha üç gün önce milano' yu sandığa gömüp, ardından dünya tepenize geçince kill bill'deki umma thurman gibi toprağı kazıyarak çevir-kazı-yanmasın çekmediniz miydi?

bundan âlâ gaf mı olur? [bkz. garfucius, 8 nisan 08]

ama siz aysun gibi güzel değilsiniz, ben de ustamın dediğini dinlerim...

size af yok aziz milliyetçiler (2)!

---------
(1) burada konu farklı ama ben aysun hanımın siyasî çıkışına fikren karşı falan da değilim. hattâ populizmin sahte erdemine kapılmadığı için de takdîr ediyorum. maalesef, el'an temsilî demokrasiden daha iyi bir yöneti(şi?)m biçimi geliştiremediğimiz, meselâ polis modelini çağın icap ve isteklerine uyarlayamadığımız için dağdaki çoban ile aysun hanımın oylarının aynı değerde sayılmasından başka çare göremiyorum. tabii, farklı bir analiz düzeyinde, oy sayısı ile ağırlığının illâ ki bire-bir dengelenmediği de gerçek ama, derdimiz siyaset bilimi dersi değil şimdi.
(2) bence, meslekî yeterliliğinin ötesinde, milliyet'in genel yayın müdürü sedat ergin, türkiye'nin hem en medenî, hem de insanî duygularını yitirmeden bu dejeneratif işte 30 küsur yıldır dirsek çürüten nâdir gazeteci örneklerindendir. zaten topu topu yarım saat manşette kalan "milano'yu gömdük" ibâresini farketti ise, o da benim kadar bozulmuştur. yâni, milliyet'in gafı da, işin izi sürülürse, aysun'a "gaf kraliçesi" deyen kişinin yetiştiği kadroya dayanır.

No comments: