mustafa özbek'in ergenekon dalgasıyla gözaltına alındığı gün, tv fırsatını yakalayan bir grup metal-iş yöneticisi, kameralar karşısında yağmur olup yağmasa da epey bir esip gürledi.
metal-iş, hukûmetin adlî mekanizmayı kullanarak, işçi hareketi ve özellikle de türkiye'nin en büyük konfederasyonuna bağlı en büyüklerden biri olan kendi sendikaları üzerinde baskı uyguladığını iddia etmekteydi.
her ne kadar konunun özü, işçi hakları, hukuk ve demokrasi ise de, beş-on kişilik bir koro, sendika sözcüsünün konuşmasını ikide bir "özbek nerede, biz oradayız" diye slogan atarak kesmekte idi. mâlûm, az gelişmiş toplumlarda demokrasi bile kişi ile kaimdir ne olsa. ayrıca özbek poliste, koro ise tv ışıklarının önünde idi ama olsun, dayanışma dayanışmadır.
metalciler, epeyce curcunadan sonra olaysız bir şekilde dağıldılar; daha doğrusu muhabirler ilgilerini kaybedince dağıldılar.
tamamen sun'î ilkah yoluyla ve devlet aracılığı ile vatandaş sırtından gelişen sendikal hareketlere bakınca, ister istemez amerikan usûlü gangster sendikalizm gelir aklıma. ama doğrusu jimmy hoffa ile mustafa özbek arasında ortak nokta olup olmadığını da söyleyemem... benimki daha çok bir çağrışım.
ama şunu çekincesiz beyân ederim ki, "özbek neredeyse orada olduklarını" iddia eden metalciler, medeniyyeti bîl-hakkın yaşayan bir toplumda, sahici bir sendika yönetiminde olsalardı, boş curcuna yerine, herkesi hukuk çizgisine davet eden bir "genel uyarı grevi" örgütleyerek güçlerini gösterirlerdi
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment