şu sam amca - tom amca çatışması (!?!) ve hussein'in şahsında sam amca'nın tom amcalaşması sanrıları konusunda bir kaç hatırlatma, bizzat kendi akıl sağlığım açısından bir zarûret oldu:
1. beyaz, orta sınıf, sokaktaki amerikalının "amerika"sı, "zencileri" değil, "zenciliği" sevmez. amerika, en azından son 50 yıldır, siyahî veya muhtelif renkli vatandaşlarına yükselme yolunu kapatan bir toplumun ülkesi değildir. en azından, amerikalı orta sınıf bir zenci, almanya'daki bir türk'ten çok daha iyi bir statüdedir.
amerika, zenci olmayı, bilmem kaç yüz yıl önce çekilmiş kölelik ızdırâbının, üstelik de beyaz vicdanlarda sızlayan acılarını tersten sömürmek sûreti ile bazı imtiyazlar edinmek veyâ toplum ile uyum yerine suçtan serkeşliğe kadar uzanan bir uyuşukluk, tembellik, kural tanımazlık, aymazlık ve uymazlık çizgisini meşrû kılacak bahâne gibi kullanmayı âdet edinen zencilik alt-kültürünü sevmez. sokaklarda korkmadan yürümeye izin vermeyen serserilerin, soyguncuların, kaatillerin çoğunlıkla o kültürden gelme zenciler arasından çıkmasından dolayı da, bir siyahî vatandaşı önce bir araf aralığında bekletip, gözleyip ondan sonra içine almayı yeğleyebilir. bu ayırımcılık da olsa, bir nefsi müdafaa refleksidir ve en azından zenci altkültürünün "bizi köle yaptınız, şimdi de besleyin" beleşçiliği kadar meşrûdur.
durum, bir bakıma avrupa'daki müslüman göçmenlerinki ile benzeşmektedir. fark şu ki, çoğunluğu muhammedî olan o göçmenler konusunda, avrupa, müslümanlığa karşı olmamakla birlikte, zenci alt-kültürünün davranış kalıplarını pek fenâ halde andıran sosyal uyumsuzluk örüntülerine sarılmaları dolayısıyla, giderek müslümanları sevmemektedir.
barack hussein obama, zencilik alt kültürü ile yaşayan/yetişen siyahî kesimin aşırı uçlarınca "beyaz zenci" sayılabilecek bir kategori üyesi olabilecek kadar sosyal yükselme basamaklarını başarıyla tırmanabilmiş bir siyahîdir. bütün gerekli şartları hâiz olduğu için, başkan olmasında da hiç bir acaiplik yoktur.
yâni, tom amcaların zâten beyaz mahallelerinde yaşayan ve çocukları beyaz arkadaşları ile okula vs. giderken "good morning mr. tom" diye selâmlanan amerikalı olmayı başarmış zümresine dahildir. üstelik "mr. tom" diye de anılmaz, soyadı söylenir.
bu arada da, "tom amcanın kulubesi", orada bizdeki kadar meşhur bir eser sayılmaz.
2. türkiye ve ermeni lobisinin talepleri, emîn olunuz ki barack obama'nın "immediate" mes'eleleri arasında kampanya otobüsünün camındaki sinek pisliği kadar dahi önem ve ehem arz etmemektedir. daha uzunca dönemde de etmeyecektir. ancak ırak rezâletinin ayıklanması sırasında iş sıkışırsa, kıbrıs'tan kürdistan'a kadar her konuda amerika ile çatışan menfaat şemaları üzerinden siyaset yapmaya çalışan türkiye'nin, hele ki ekonomik bunalma dönemi ancak başlarken, işi kolay olmayacaktır.
bu dert obama değil, vural öger, hattâ abdullah gül amerika'ya başkan seçilse yine türkiye'nin başına vuracak cinstendir. ankara, memleketimizin en birinci önceliği olan futbolda kontrpiye tâbir edilen ters ayağa düşme oyunundan kurtulmak istiyor ise, dışarıya değil içine bakmak ve dış politika belirleyen status quo, nerelerden taviz kaldırır, onu hesaplamak zorundadır. komşudan kaz bekleyen, tavuğu olkmasa da yumurtayı gözden çıkarmak zorundadır.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment