türkiye'nin giderek büyüyen kürt sorunu üzerine birleştirici olduğunu sandığı nutuklar atmayı doğru ve iyi siyaset zanneden tayyib efendi, hakkâri gibi netâmeli, kürdî hassasiyetin doruğa yükseldiği bir ilde nutuk atarken ne buyurmuş: "bunlar (pkk) da (...çekirge gibi...) fazla atlayamayacaklar. her geçen gün eriyecekler ve benim milletim bunlara gereken dersi er veya geç verecek. şu anda geldikleri noktanın çok daha gerisine gidecekler. niçin? çünkü terörle demokrasi bir arada olamaz, bunu böyle bilelim. terörle özgürlük bir arada olamaz, bunu böyle bilelim..."
benim bildiğim, t.c. anayasasında; yâni, doğrulması imkânsız beline avrupa zoru ile biraz destek atılmasına rağmen özünde 12 eylül faşizminin eseri olan 1982 anayasasında bile, ülke bir "demokratik hukuk devleti" diye anılmaktadır.
terör, eğer devletin bu demokratik niteliğinin ortadan kalkması için gerekçe sayılır hale gelmiş ise, tayyib efendi'nin "terörle demokrasi ve özgürlük bir arada olamaz, bunu böyle bilelim," cevheri ile kenan evren'in 12 eylül 1980 günü trt radyo ve tv'lerinden yaptığı ihtilal duyurusu arasında mantık yapısı bakımından fark yok demektir.
eğer tayyib efendi bu lafla türkiye'nin tümünde değil de, "terör"ün bir iç harp yoğunluğuna ulaştığı güneydoğpu - doğu ve kürt yoğunluklu bölgelerinde demokrasinin olamayacağını kast etmekte ise, bu da doğrudan bölücülük yapmak sayılır.
"terörle demokrasi, terörle özgürlük bir arada olamaz" lâfı, tayyib efendi, gülsuyu ve şürekânın demokrasiyi aslen değil de, daha çok usulen benimser göründüklerinin de bir delîli: hukûmet edenin görevi, anayasal düzeni, yani demokratik hukuk devletini korumak, kollamak; o hukuk sistemi tarafından kanunlar aracılığı ile öngörülen suçların işlenmesini mâkûl ölçüde önlemek, önleyemediği durumlarda da, suç işleyenleri kovuşturmak, cezalandırmaktır.
terör var diye demokrasiden vaz geçmek diye bir lüks, 1982 anayasasında bile mevcut değildir. zâten, ispanya, kuzey irlanda dolayısıyla ingiltere vs., ve hattâ hindistan örnekleri, terörün demokrasi ile yönetilen ülkelerde de var olabileceğini ama bunun demokrasiyi ortadan kaldıramaya gerekçe olamayacağını da göstermektedirler.
neticede terör, adî ama genellikle ağır suç sayılan eylemler var ise mevcuttur. fikir düzeyinde terör de suç da olamaz. yâni, terör, aslen suç sayılan bir eylemden ibarettir. demokratik hukûmetin, demokraside hukûmet etmenin esası da, ülkenin hukuk düzenini kanunları uygulayarak, uygulatarak tesis etmek, o suçları engellemek ve/veya cezâlandırmaktır.
"terörle demokrasi ve özgürlük bir arada olamaz" gibi, şeyhin kendinden menkûl kerâmet ile dolu lâflar, suç işleyen mahdud sayıda kişi yüzünden milyonların demokrasi hakkını gasp etmeyi vatanseverlik veyâ en azından siyaset sanan darbecilerin mantığıdır.
hukuk dışı olduğu kadar, siyasî aczin de ifâdesidir.
adî suçların önüne geçecek dirâyeti göstermekteki aczin... terör diye şişirilen eylemlerin, adî bir çetenin, muhtemelen karanlık ilişkilerle de beslenen adî suçları olduğunu saklayıp, terör kavramının zihinlerde yarattığı dehşetin arkasına saklanan bir aczin...
o aczi itiraf etmektense, terörü, demokrasiyi iptal edebilecek bir unsurmuşçasına sunan "terörle demokrasi, terörle özgürlük bir arada olamaz" uslûbunda cevherler döktürmek, teröre gerçekte asla edinemeyeceği bir güç atfetmek anlamına gelir.
bu tür bir gaf da,halka demokrasi konusunda hitâb eden iyi bir siyaset erbabına değil, ancak ayak parmaklarının aralarını iyi yıkamak sûreti ile diğer müslümanları kokuya gark etmemenin fazîleti konusunda vaaz veren bir kenar mahalle camii hatibine yakışır.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment